Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Tekirdağ Şube Başkanı Ferruh Topuz, 2023-2024 eğitim-öğretim yılının başlaması dolayısıyla yaptığı açıklamada,  öğretmen atama ve yer değiştirme sürecinin tutarlı ve sürdürülebilir olması gerektiğini söyledi.

Kadrolu ya da sözleşmeli ayrımı yapılmaksızın öğretmenlerin yer değişikliği taleplerinin karşılanması ile öğretmen açığının kapatılması ve bölgesel farklılıkların giderilmesi hedeflerinin bir arada yürütülmesinin zorluğunun açık olduğunu belirten Topuz, “Ancak Bakanlığın, anayasal hak olan mazerete bağlı yer değişiklikleri ve isteğe bağlı yer değişikliği ile yaşa ve tecrübeye dayalı bölgeler arası adil bir öğretmen istihdamını bir arada yürütmesi gerekmektedir” dedi.

Topuz, öğretmenlerin bölgeler arası adaletsiz dağılımının eğitimde eşitsizliğe sebep olduğunu ifade etti.

Topuz, şunları kaydetti:

“Halihazırda sağlık hizmetleri sınıfı ile teknik hizmetler sınıfına dahil olanlardan 2006/10344 sayılı Bakanlar Kurulu kararına ekli (IV) sayılı cetvelde yer alan kalkınmada öncelikli yörelere sürekli görevle atananlara bu yörelerde fiilen çalıştıkları sürece görev yaptıkları yere göre yüzde 10’dan yüzde 90’a kadar değişen oranlarda ek tazminat ödenmektedir. Aynı ödemenin aynı usul ve esaslar dahilinde eğitim-öğretim hizmetleri sınıfına da ödenmesi önemli bir teşvik olacaktır. Toplu sözleşme taleplerimiz arasında da yer alan bu teklifin hayata geçirilmesi, öğretmen açığı sorununu büyük oranda çözecektir. Sözleşmeli öğretmenlik son bulmalı, kadroya geçiş düzenlemesinin belirsiz sonuçları giderilmelidir. Sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesine dair Ocak 2023 tarihli 7433 sayılı Kanun, sözleşmeli personel istihdamının kamu personel sistemi içinde ve kamuoyunda benimsenmediğini ve kabul edilemeyeceğini bir kez daha göstermiştir. İş güvencesini esas hedef olarak gören bir toplumsal zeminde sözleşmeli personel istihdamı türünden iş ve çalışma ilişkilerinin uzun ömürlü olmayacağı gerçeği ortadadır. Kadroya geçirilen tüm sözleşmeli öğretmenlerin, sözleşmeli öğretmenlikte üç hizmet yılını tamamlamış olmaları aranmaksızın yer değişikliği hakkından istifade etmeleri sağlanmalıdır.”

“MÜLAKAT KALDIRILSIN”

Topuz, öğretmenlik kariyerine ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:

“Aday öğretmenlik ve kariyer basamakları sürecinin sağlıklı bir şekilde işlemesi için Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı gerekçesi çerçevesinde öğretmenlerin motivasyonunu artıran bir kariyer sistemi için yasal düzenleme yapılmalıdır. Hükümet ve TBMM, yasal düzenleme zorunluluğunu ve gerekliliğini, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun bütünü yönünden ele almalı; kanunun eksikliklerini, hatalarını bu vesileyle düzeltmelidir. Bu çerçevede, öğretmen kadrosuna yapılacak atamalarda, sadece Kamu Personeli Seçme Sınavı puan üstünlüğünün esas alınması ilkesi benimsenmeli, mülakat kaldırılmalıdır. Her ne kadar Anayasa Mahkemesi’nde açılan iptal davasında uzman/başöğretmenlik yazılı sınavının iptali istenilmemiş, mahkeme bu konuda bir hüküm kurmamış ise de kariyer basamaklarında ilerleme, sadece öğretmenlikteki hizmet süresine dayalı olmalı; kariyer basamakları sınavı kaldırılarak öğretmenlikte 5 yılını tamamlamış olanlar uzman öğretmenlik, 10 yılını tamamlamış olanlar başöğretmenlik unvanı alabilmelidir.”

Öğretmenlik Meslek Kanunu’ndaki eksiklikler giderilmesi gerektiğinin altını çizen Topuz, sözlerini şöyle tamamladı:

“Öğretmenlerin ve eğitim camiasının beklentisi, öğretmenlerin özlük haklarının tanımlanması ve geliştirilmesi; kadrolu, sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik ayrımının kaldırılması; resmi eğitim kurumlarındaki bütün öğretmenlerin kadrolu istihdamı; öğretmenlerin mesleki ilerlemelerinin yanı sıra görev ve yetkilerinde de ilerleme sağlayacak bir kariyer basamakları tasarımı; istihdamda güçlük çekilen bölgeler başta olmak üzere zorunlu hizmet gibi dayatmalar yerine öğretmenlerin ilk atamadan itibaren atandıkları yerlerde çalışmaya istekli olmasını sağlayacak teşvik edici uygulamalar; eğitim ve öğretimle arasındaki sıkı bağ sebebiyle öğretmenlik kariyeri bağlamında düşünülmesi gerekli okul yöneticiliği ve yöneticilerin özlük hakları gibi konuları düzenleyen, resmî veya özel öğretim kurumu ayrımı yapmaksızın bütün öğretmenleri kapsayan bir meslek kanunudur. Mülakatla öğretmen atama yöntemi terk edilmelidir. Sözleşmeli öğretmenlik uygulamasıyla öğretmen istihdamı süreçlerine sözlü sınav aşamasının dahil edilmesi çerçevesinde adayların kazanma ya da kaybetme nedeninin objektif bir şekilde izah edilememesi, yıllarca emek vererek okumuş ve birçok yazılı sınavdan geçmiş öğretmen adaylarının farklı komisyonlarca mülakatla elenmesi adalet duygusunun zedelenmesine neden olmaktadır. Yeni personel alımı tercihinde, mülakat uygulaması yerine daha adil, hakkaniyetli, ehliyet ve liyakat ölçülerine göre istihdamın toplum vicdanında karşılığı olan KPSS puan üstünlüğüne dayalı olarak kadrolu memur istihdamı geri getirilmelidir. Yöneticilik profesyonel bir meslek olarak yapılandırılmalıdır. Eğitim yöneticiliğinin meslekleşmesi, mesleki yeterliliklerin belirlenmesi, meslek öncesi ve meslek içinde yetiştirme ile liyakat, uzmanlık, bilgi, beceri ve tutum ekseninde yapılacak. Seçme ve atama, eğitim yönetiminin somut adımlar atılması beklenen temel parametreleridir. Eğitim kurumu yöneticiliğine atama/görevlendirmenin yazılı sınav puanı ile nesnel kıstaslara dayalı mesleki çaba ve başarı ölçümü üzerinden gerçekleştirileceği bir sistemin kurulmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Proje okulları başta olmak üzere eğitim kurumları yönetici atama mevzuatında köklü değişiklikler yapılmalıdır. Şube müdürlerinin rotasyondan kaynaklanan sorunları çözüme kavuşturulmalı, öğretmen iken sonrasında şube müdürlüğü kadrolarına atananlara uzman ve başöğretmenlik için başvuruda bulunma hakkı tanınmalı, uzman ve başöğretmen ünvanı imkânı tanınmalıdır. Şube müdürlüğü atamaları, ilgili mevzuatındaki hükümlere göre gerçekleştirilmeli; istisnalarının kaideyi bozduğu 657 sayılı Kanun’un 76. maddesi kapsamındaki şube müdürlüğü atamalarından tamamen vazgeçilmeli ve şube müdürlüğüne atamalar Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği çerçevesinde yapılmalıdır. Depremin eğitim sisteminde açtığı yaralar hızla sarılmalıdır. Şubat 2023’te gerçekleşen depremler yaygın bir yıkım ve can kaybına yol açmıştır. Eğitim kurumları depremden etkilenme derecesi diğer yapılara nazaran daha düşük olsa da bir bütün olarak şehirlerin altyapısının ve fiziki kapasitesinin yıkıma uğramış olması eğitim-öğretimi olumsuz etkilemektedir. Eğitim çalışanları arasında yaşanan can kayıpları, yaralanmalar, psikolojik çöküş, konut ihtiyacı, hayat kalitesinin bozulması ve zorunlu yer değişikliği gibi
etmenler, eğitim-öğretim üzerindeki olumsuz etkilerini hala hissettirmektedir.

Muhabir: Gülçin Kıyıcı